MOBiLiTENiN GELECEĞi
Arabanın Değişen Anlamlarını Yeniden Tanımlamak
Cultural Faultlines [Kültürel Çatlaklar] adlı haber bültenimi genellikle Substack platformunda İngilizce olarak yayınlıyorum. Ancak, özellikle TOGG’un geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesiyle beraber Elektrikli Araçlar konusunda ve genel olarak geleceğin mobilitesi konusunun, Türkiye için de büyük bir önem taşımaya başladığını görüyorum. Bu nedenle, İngilizce blogumdaki bazı bölümleri uyarlayarak, bazı yerlere gerekli eklemeleri yaparak ve bazı yerleri de tercüme ederek “Mobilitenin Gelecegi” adli blogumu Türkçe olarak paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm.
Gelecek odaklı düşünce (futures thinking) perspektifinde, uzun süredir ilgimi çeken bir konuya — yani mobiliteye — odaklanmak beni heyecanlandırıyor. Elon’un Cybertruck lansmanıyla ve CES2024’teki yeniliklerle 2024'e hızlı bir giriş yaptık. TOGG da CES2024 sonrasında Amerika pazarında sosyal medya platformlarında global influencerlarla pazarlama çalışmalarına başladı. TOGG, benim için Türkiye’deki inovasyon döngüsünde cok önemli bir yatırım ve marka. Gelişmeleri çok yakından takip ediyorum.
Bu yazı, tüketici kültürü açısından mobilite alanındaki araçları, özellikle arabayı, yeniden hayal etmeye ve rollerini yeniden tanımlamaya odaklanıyor (Redefining and reimagining the meanings of car in the future of mobility). Bu konuda daha derinlemesine incelemelerle birlikte, gelecekteki yazılarda belirli markalara da odaklanacağım.
Otomotiv kategorisine olan ilgim eskilere dayanıyor. Otomotiv üreticilerinin markalaşma stratejilerini inceleyerek 2013'te “Transmedya Markaları: Otomobiller Tüketici Ürünlerinde Transmedya Hikayeciliğinin Öncüsü mü?” adlı bir blog yazdım. Burada, doktora tezimin konusu olan transmedya hikaye anlatıcılığını ve stratejilerini otomotiv markalarının nasıl kullandıklarını ve bu stratejilerin eğlence markalarının ötesinde nasıl uygulandığını inceledim.
2016 civarında “Plugging In the Consumer: The Adoption of Electrically Powered Vehicles in the U.S.” başlıklı HBS vaka çalışmasını MBA öğrencilerime öğretmek, bu konudaki merakımı daha da artırdı. Bu vaka çalışması, ABD tüketicilerinin alternatif yakıt araçlarına, özellikle elektrikli araçlara, önümüzdeki on yılda nasıl tepki vereceğini ve tüketicilerin elektrikli araçlar ve diğer içten yanmalı motoru olmayan alternatifleri benimsemelerinin önündeki engelleri değerlendirmeme yardimci oldu. Ayrıca, bu blogdaki bazı fikirler, 2019'da bir konferans paneli için yazdığım bir sunumdan gelmektedir.
Eski hayatimda bir Makina Mühendisi olarak, her zaman bu makinelerin büyüsüne kapılmışımdır — en azından geçmiş hayatımda içten yanmalı motorları monte etme ve sökme yeteneğine sahip olduğum bir dönem oldu😎. Kısaca, hem profesyonel hem kişisel olarak, otomotiv kategorisine karşı kalıcı bir ilgi ve sevgi besledim… ancak şu anda bir arabam yok 😇 #TeamUber
Mobilite alanındaki gelecek tartışmaları, teknolojinin, tüketici davranışının ve yüksek bütçeli sembolik markaların karmaşık bir etkileşimi çerçevesinde ele alınmalı. Mobilite alanının karmaşıklığı ve evrimi, eleştirel bir bakış açısını gerektiriyor. Hali hazırdaki tartışmalar genellikle ürün inovasyonları etrafında dönerken (elektrikli araçlar, otonom araçlar, piller ve gelişen teknolojiler gibi), tüketici davranışı ve degişik tüketici kültürlerinin etkisinin değerlendirilmesi konusunda büyük bir boşluk var.
Benim kültür stratejisti olarak ilgim, tüketici davranışının ve kültürün, bu kategorideki yenilikleri ve teknolojik sıçramaları nasıl şekillendirdiğini anlamaya yönelik. Bu ilgi sadece ürün inovasyonu konusuyla sınırlı değil. Temel olarak, tüketicilerin ulaşım ve benzeri konulardaki rutinlerini, alışkanlıklarını ve hayatlarındaki anlam bütünlüklerini değiştirmeye hazır olup olmadıkları konusunda daha fazla arastirmaya ve analize ihtiyacımız var.
Arabaların anlamları tüketicilerin dünyalarında nasıl değişiyor? Tüketici davranışının kolayca değiştirilebileceği yanılsamasına karşın, bu alandaki birçok cevapsız soru ve urun başarısızlığı, bu makinelerin insanların yaşamlarındaki yerleşik anlamlarına bağlı olan kalıcı alışkanlıklar ve kültürel yonelimleri anlamamak sebebiyle ortaya cikiyor.
Bu yazıda, amacım, mobilite alanındaki araçların, özellikle arabaların, değişen anlamları hakkında eleştirel bir perspektif sunmak. Araç, geleneksel rolü olan bir ulaşım aracı olmasının çok ötesine geçti; çok daha derin bir kavram haline geldi. Bu yazıda belirtilen her bölüm için, ona eşlik eden kısa bir “Peki bu neden önemli?” kısmı bulunmakta. Bu stratejik bakış ile bu önerilerin ve analizlerin pazarlama, işletme ve markalaçma açısından stratejik sonuçlarını vurgulamayı amaçlıyorum. Daha derin analizler ve stratejik tartışmalar tabii ki mümkün.
Araç, geleneksel rolü olan bir ulaşım aracı olmasının çok ötesine geçti; çok daha derin bir kavram haline geldi.
Gelecekteki mobilite içerisinde tüketici davranışını ve kültürü düşündüğümüzde, göz önünde bulundurulması gereken arabanin bazi yeni anlamları şunlardır:
1. Mekanlaşan Araba [Car as a Space]
2. Teknolojinin Kesişim Noktası Olarak Araba [Car in Tech Convergence]
3. Bir Eylemci Sistem Olarak Araba [Car as an Agentic System]
4. Yazılım Olarak Araba [Car as Software]
5. DTC Ürünü (Doğrudan Tüketici) Olarak Araba [Car as DTC Product]
MEKANLAŞAN ARABA [Car as a Space]
MEKAN OLARAK ARABANIN ANLAMLARI DEĞİŞİYOR.
Araba, yeni üçüncü mekan mı? [Car, the new third space?]
2018 IKEA Life At Home raporu, küresel olarak insanların evlerinde hiç olmadığı kadar az “evde” hissettiğini belirtiyor. Ve ev, insanlar için “ev olma” (homeliness) niteliğini kaybettikçe, bazı Amerikalılar daha önce evlerinde buldukları gizlilik veya konforu aramak için araçlarına yönelmeye başladı. Rapora göre Amerikalıların %45'i özel anlar için araçlarında vakit geçirmeye başladığını ve bu oranın arkadaşları veya yabancılarla yaşayanlar için daha da yüksek oldugunu belirtiyor. Araba artık sadece bir ulaşım aracı değil; evin anlamlarını — gizlilik, konfor, güvenlik ve aidiyeti — kucaklayan ve genişleten ikinci veya üçüncü bir alan haline gelmiş durumdadır. Raporda hikayesi paylaşılan Londra’dan Sarah, bu genişletilmiş ev (extended home) alanlarının değerini şu şekilde ifade ediyor:
“Genişletilmiş ev, evde elde edemediğiniz tatları ekler. Genişletilmiş evi hayalperest bir şekilde kullanmak, istediğiniz ve ihtiyacınız olan eve sahip olmanıza yardımcı olur, eviniz ne olursa olsun.”
Pandemi ve buna bağlı sosyal izolasyon, mekanların anlamlarını, arabalar da dahil olmak üzere değiştirdi. Pandeminin başlarında, evrim geçiren ev ve sosyal izolasyon döneminde anlamları evrilen diğer mekanlar üzerine web seminerleri düzenledim. Balkonlarda sosyalleşmekten bodrumlarda egzersiz yapmaya, çatılardaki tenis oyunlarından araç içi teslimatlara kadar bir çok mekanın pandemideki değişen anlamlarını o zamanki müşterilerimize anlattık.
Araba da, pandemi sonucunda yeni anlamlarla dolu, güvenli ve temiz bir mekan haline geldi. Aynı zamanda “araç içi teslimatlar” (curb-side pick up) gibi yeni pazar performanslarına ev sahipliği yapmaya başladı. Ayrıca, evden çalışma pratiğinin devam etmesi, (1) araçların günlük rutinlerimizdeki rollerini değiştirmiş, onları günlük ofis yolculuklarındaki kurumsal rollerinden ayırmış; ve (2) ofis gibi diğer anlamlı mekanları hayatımızdan çıkarmış veya sınırlamıştır.
Özetle, aracın bir mekan olarak anlamı, evin anlamlarındaki değişiklikler ve evden çalışmanın kalıcı dinamikleri nedeniyle evrim geçiriyor. Araba üçüncü mekan haline geliyor.
Not: Third space — üçüncü mekan — Starbucks tarafından kendi kahve mekanlarını tanımlamak icin kullanılan bir terimdir. “Starbucks, üçüncü bir mekanı sıcak ve davetkar bir ortam olarak tanımlar, müşterilerin bir araya gelip bağlantı kurabileceği bir yerdir.” Buna gore Starbucks mekanları, ev ve ofisten sonra gelen, üçüncü mekanlar olarak kavramsallaştırılmış ve tasarlanmıştır.
“Peki bu neden önemli?”
Eğer araba, evin hali hazırdaki anlamlarını genişletir, tamamlar veya bazen evin anlamlarının yerine geçerse, insanların araçlarından da, ayni evlerinden bekledikleri gibi gizlilik, güvenlik, konfor, aidiyet ve keyif beklentileri olacaktır. Bu beklentiler, insanlar hayatlarındaki ofis gibi diğer önemli mekanları kaybettikçe daha da belirgin hale gelecektir. Otomobil üreticileri ve otomobil kullanıcı deneyimi tasarımcıları (UX and UI designers), araç etrafında ve içinde marka ve tüketici deneyimleri oluşturmak için bu mekansal beklentileri göz önüne almalıdır.
Araba, yeni eğlence alanı mı? [Car, the new entertainment space?]
Araba, bazı öne çıkan teknolojiler olgunlaştıkça bir eğlence ve yaşam tarzı alanına dönüşüyor. Özellikle Yapay Zeka ve 5G+ konusundaki hızlı teknolojik gelişmeler, serbest sürüşün (autonomous and/or hands free driving) yaygın olarak benimsenmesinin yolunu açıyor. Tesla, Audi, BMW, Ford ve Mercedes gibi markalar, modellerine otonom özellikler entegre ederek yeni tecrubelerin önünü açıyor. Buna dayanarak, Disney gibi bazı eğlence markaları, sürücülerin serbest sürüş araçlarındayken sahip olacakları boş zamanı ve boşalan ellerini nasıl paraya çevirebileceklerine dair çözümler bulmaya çalışıyor. Disney, Audi ile işbirliği yaparak Uber yolcularını ve gelecekteki otonom araç yolcularını eğlendirmek için bir VR kulaklık ve sanal eğlence geliştirmekte. 2022'de otomotiv için küresel metaverse pazarı 1.9 milyar dolar olarak değerlendirildi ve 2030'da %31.4'lük bir CAGR ile 16.5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. [Video: Audi “holoride” VR deneyimi]
“Aracın, arka koltuk yolcuları için benzersiz bir deneyim sunma konusunda inanılmaz bir gelecek fırsatı sunacağına inanıyoruz ve bu, hikaye anlatımımızı geliştirmenin ve bir taşıtın hareket halinde olmanın harika özelliklerinden nasıl yararlanabileceğimizin farkında olmanın avantajlarını kullanıyor.” Mike Goslin, Eski Disney Deneyimlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı
Bu evrilen içerik ve eğlence kültürü ve innovasyonlari, bağlantılı araç deneyimini (connected in-car experience) yeniden tanımlayarak mobilitenin geleceğini şekillendirecek. Araba, bir eğlence ve yaşam tarzı merkezine dönüşerek, tasarım, ürün ve perakende kararlarını etkileyecek ve kullanıcı deneyiminde, ürün lansmanlarında, showroomlarda, test sürüşlerinde ve daha birçok alanda önemli değişikliklere yol açacaktır.
“Peki bu neden önemli?” Tüketici deneyimleri ve beklentileri, birçok — bazen birbirinden çok uzak gibi görünen — kategorilerdeki deneyimler ve etkileşimler ile şekillenir. Pazar birbiriyle bağlantılıdır. Tüketiciler, otomotiv markasından ve aynı zamanda kullanıcı tasarımlarından da diğer markalarda tecrübe ettikleri tutarlı, etkileşimli ve bağlamsal deneyimler bekleyecektir. Otomotiv markaları, aracın yeni bir eğlence alanına dönüşmesini dikkate alarak, gelecekteki araç deneyimleri, kullanıcı ara yüzleri, lansmanlar, showroomlar ve test sürüşlerini yeniden hayal etmelidir. Ayrıca, aracın eğlence merkezine dönüşmesi, markalara stratejik, bağlamsal ve etkileşimli hikaye anlatımı için fırsatlar sunar. #stratejikhikayeanlatımı
Araba, bir eğlence ve yaşam tarzı merkezine dönüşerek, tasarım, ürün ve perakende kararlarını etkileyecek ve kullanıcı deneyiminde, ürün lansmanlarında, showroomlarda, test sürüşlerinde ve daha birçok alanda önemli değişikliklere yol açacaktır.
TEKNOLOJiNiN KESiŞiMiNDE ARABA [Car in Tech Convergence]
ARABA BüTüNLEŞiK TEKNOLOJI SISTEMININ BIR PARCASI HALINE GELIYOR.
Araba, Teknolojinin Kesişim Merkezi mi? [Car, the technological hub?]
Otonom araçların geleceği, birçok teknolojinin sorunsuz olgunlaşması ve birbirini tamamlayıcı bir şekilde bir araya gelmesine bağlıdır. Bir otonom aracın bağımsızlığı, anlık işleme ve karar alma sinyal sistemi, diğer araçlar, yaya, mobil teknolojiler (örneğin, akıllı saat, akıllı telefon) ve tüm sensör ve bot verileriyle gerçek zamanlı iletişimine (yani gecikmesiz iletişimine) dayanır. Bu bağlantılı sistemdeki anahtar oyuncular, 5G ve Yapay Zeka’dır ve anlık veri transferini kolaylaştırarak hızlı işleme ve karar alma sağlar. Tüm bu veri ve bilgiler, aracın bağımsız olabilmesi için otonom araca yönlendirilir. Sonuç olarak, araba teknolojik kesişimin merkezi haline gelir. [All this data and information converges on the self-driving car so that it can be autonomous.] 5G, Yapay Zeka, Nesnelerin İnterneti (IoT), sinyalizasyon, akıllı şehir ve mobil teknolojilerin bütünleşik bir şekilde bir araya gelmesi, arabayı teknolojik entegrasyonun merkezi olarak belirler.
Araba, Örülmüş Bir Gerçeklik mi? [Car, a meshed reality?]
5G, son 20 yıldır beklediğimiz bir teknoloji. 5G, mevcut makinelerin/ürünlerin (örneğin, VR/AR gözlükler, otonom araçlar, IoT) gerçek potansiyelini açığa çıkararak yeni bir ekosistem yaratacak. Benim “örülmüş gerçeklikler” (meshed realities) olarak adlandırdığım bir kavram (bu kavramı 2019'da oluşturdum ve bu konularda AR/VR konferanslarında sunumlarım var) çeşitli gerçekliklerin — VR, AR, Mixed Reality gibi — üst üste katmanlaşması sonucu ortaya çıkıyor. 5G döneminde tüketici deneyimleri, artırılmış, sanal ve fiziksel hikaye dünyalarını iç içe geçirecek ve insan ve insan olmayan ajanları içerecek. Bu örülmüş gerçeklik, özellikle WayRay gibi start-up’lar tarafından arabanın ön camlarına artırılmış gerçeklik verileri yansıtarak sürücülere katmanlı ve bağlamsal bilgi sunuyor.
Araba, Mobilite Ekosisteminin Bir Parçası mı? [Car, part of an ecosystem of mobility?]
Bağlı (connected) ve nihayetinde otonom araçların popülerleşmesi ve teknolojik olarak ileriye gitmesi, daha güvenli, daha ucuz, çevre dostu, verimli ve kişiselleştirilmiş bir taşıma ekosisteminin ortaya çıkmasını sağlıyor. Akıllı şehirlerde, MaaS (Mobility as Service), taşıma seçeneklerini dijital bir platforma entegre ederek sürdürülebilir taşımacılığı ve dijital dönüşümü teşvik ediyor. Tek bir uygulama üzerinden çeşitli mobilite seçeneklerini düzenleyerek bilet satışını ve ödeme işlemlerini kolaylaştırıyor. Akıllı şehirlerde MaaS, etkili ve maliyet avantajlı mobilite için teknoloji ekosistemini önceliklendiriyor.
MaaS ekosistemi içerisinde arabalar bir cok opsiyonun içerisinde sadece bir mobilite seçeneği haline gelirken, bisiklet, scooter, araç paylaşımı, kısa vadeli kiralamalar, toplu taşıma veya bir kombinasyona erişim kolaylaşıyor. Otomobil üreticileri (OEM), Tesla’nın aylık sabit ücretli kiralamaları veya Hyundai’nın abonelik planları gibi yeni iş modellerini tanıtarak adapte bu evrimlesen ekosisteme adapte oluyor. Son bir çalışma, 2025 yılına kadar küresel olarak 16 milyon yeni ve kullanılmış aracın abonelik esasına göre kullanılacağını tahmin ediyor.
“Peki bu neden önemli?”
Otonom araçların, mobilitenin geleceğini temsil eden başarısı, destekleyici teknolojilerin hızlı gelişimine dayanmaktadır. Tam bağımsızlığa ulaşmak, aracın yeteneklerini şekillendiren çeşitli teknolojilerin birleşimini ve bütünleşmesini anlamayı ve bir sistem yaklaşımını benimsemeyi gerektirir. Araçların gelecekteki performansı, bu daha büyük sistemlerle karmaşık bir şekilde bağlantılıdır ve bir teknolojik ekosisteminin parçasıdır. Gelecekteki araba tasarımları, performansı etkileyen unsurları ve engelleri tanımlamak için bir sistem yaklaşımını benimsemelidir. Bu bağlılığı ve bütünleşikliği kullanmak, gerçek zamanlı navigasyon, yazılım güncellemeleri ve araçtan-herşeye (Vehicle 2 Everything — V2X) iletişim aracılığıyla artırılmış güvenlik gibi özellikler için kritiktir.
Fakat, 5G her şehir için iyi bir çözüm değildir. 5G, büyük altyapı yatırımları gerektirmesi sebebiyle, en fazla yoğun nüfuslu şehirlerde etkili ve etki bir çozüm olmaktadır. Eğer her şehir bir 5G şehri olmayacaksa, bu da demektir ki her şehir bir akıllı şehir olmayacaktır. Eğer her şehir akıllı bir şehir olmayacaksa, o zaman her şehir otonom arabalar için uygun bir şehir olmayacak demektir. Bu farklılıklar, otonom araçların pazarlama ve pazara çıkma (go-to-market) strateji ve segmentasyonunu etkileyecek; dijital ayrım ve erişim konularında eşitlik tartışmalarına yol açacak; ve, bölgesel, ulusal ve küresel pazar oluşturma çabalarını şekillendirecektir. Sürdürülebilirlik ötesinde, MaaS, sahiplik yerine abonelik sistemini önceleyeceği için otomobil üreticileri ve bayilikler açısından yükselen iş modellerini değiştirecektir.
EYLEMCi iKTiDAR SiSTEMi OLARAK ARABA [Car as an Agentic System]
ARABA, MOBİLİTE EKOSİSTEMİNDEKİ TEK AKILLI ÜRÜN DEĞİL.
Araba, akıllı bir sistem mi? [Car, a smart system?]
Daha önce tartışıldığı gibi, araçlar, akıllı şehirler ve sinyal sistemleri gibi teknolojilerle bağlantı kurarak daha otonom ve akıllı hale geliyor. Öte yandan, akıllı lastikler, akıllı aynalar, akıllı frenler gibi akıllı sistemlere dönüşerek kendileri de akıllı sistemlere dönüşüyorlar. Diğer sistemlerle etkileşim için kritik olan lastikler, 2016'dan bu yana yeniliklere tanık oldu. Goodyear’ın SightLine adlı bir lastik zeka teknolojisi, sorunları gerçek zamanlı olarak tespit etmek ve ele almak için sensörleri kullanarak öngörülebilir ve uygulanabilir zeka sağlıyor. Araç bileşenleri daha akıllı ve daha bağlantılı hale geldikçe, araçlar eylemde bulunma gücü (having agency) ve iktidar kazanıyorlar.
Araba, ayrı bir IoT sistemi mi? [Car, a seperate IoT system?]
Büyük teknoloji ekosistemleri (Apple, Amazon, Google) büyük çoğunlukla evi daha akıllı bir IoT sistemi haline getirmiştir. Kapsülleşme (cocooning) ve platformlaşmanın gelecekteki evrimi, araçlara odaklanarak onların içinde ve çevresinde bir ekosistem kurmayı amaçlamaktadır. Erken işaretler, arabaların artık sadece akıllı ev sistemlerinin uzantıları olmaktan çıkarak akıllı teknoloji için ayrı teknolojik merkezler (hub’lar) olarak hizmet edeceğini gösteriyor. Mart 2021'de SpaceX, Federal İletişim Komisyonu’na (FCC) başvuruda bulunarak STARLINK internetini sadece evlere değil, araçlara da ulaştırmak istediğini bildirdi. Spotify, Car Thing adlı sesle kontrol edilen cihazını sınırlı sayıda ABD kullanıcısına sunarak müzik tüketim deneyimini araçta kontrol etmeyi amaçlıyor. Bu aynı zamanda Spotify’ın, Tesla, Apple veya Amazon gibi başka bir ekosistem arkasında gizlenmek yerine tüketici verisine yakın olmasına olanak tanıyor.
“Peki bu neden önemli?”
Araçlar, akıllı mobilite ekosisteminde giderek artan bir iktidar (agency) kazanıyor, kararları şekillendiriyor ve aynı zamanda bazı etik soruları gündeme getiriyor. Netflix’deki “Leave the World Behind” filminde kendi başına karar veren ve otonom hareket eden beyaz Teslalar ile bu senaryanonun en uç örneğinin hikayeleştirilmiş halini gordük. Trolley problemi sadece etik ikilemleri yansıtmıyor, aynı zamanda otonom sürüşte araçların agentic (iktidar ve karar verme) yetisini de yansıtıyor. Araçlar daha fazla agentic (iktidar ve karar sahibi) oldukça, ekosistem içinde çatışmalar ortaya çıkması kaçınılmaz. ”Kim karar verir ve kimin kararı son karar olur?” soruları insan odaklı sistemlerin iktidarını tehdit eden kritik konular halini alıyor. Agentic araçlar ve insanlar arasındaki kontrol mücadelesi, bu evrilen dinamik içinde açığa çıkacak. Otomotiv kategorisi içindeki paydaşlar, araçların, tüketicilerle ve sistem düzeyindeki çalışmalarıyla ilgili bu agentic (iktidarsal) çekişmeyi değerlendirmeli ve olası beklenen çatışmaları senaryolaştırarak çalışmalıdır. Araçların gittikçe artan karar alma yeteneğini anlamak için sistem seviyesi bir yaklaşım esastır.
YAZILIM OLARAK ARABA [Car as a Software]
ARABA ARTIK SADECE DONANIMDAN IBARET DEĞİL.
Daha önceki bir bölümde, araçların çeşitli birleşen teknolojiler için bir merkez (hub) görevi gördüğünü açıkladık. Şimdi, bir paradigma değişimine göz atalım. Tüketicilerin ve Otomotiv OEM’lerinin (Orijinal Ekipman Üreticileri) araçları sadece donanım olarak değil, aynı zamanda genellikle “tekerlekler üzerindeki bilgisayarlar” (computers on wheels) olarak adlandırdıkları, arabayı bir yazılım olarak algıladıkları ekosistem düzeyindeki bir dönüşümü yaşıyoruz.
[Not: OEM (Orijinal Ekipman Üreticisi): Diğer organizasyonlardan satın alınan bileşen parçalardan cihazlar üreten bir kuruluş. Araba üreticileri yerine de kullanılabiliyor]
Geleneksel olarak donanım üretimi ve satışına odaklanan Otomotiv OEM’leri, şimdi bu yeni gerçekle yüzleşiyor ve otomotiv yazılım ve elektronik pazarına odaklanıyor. Otomotiv yazılım pazarının 2030'a kadar 660 milyar doları aşması bekleniyor, bu da endüstri genelinde bir değerlendirme için aciliyeti vurguluyor.
Araba bir yazılım platformu olarak düşünüldüğünde, akıllı mobilite ekosistemi, uygulamalar, veri platformları ve yazılım platformları gibi katmanlar içerir. Ancak, OEM’lerin henüz bu ölçekte yazılım geliştirme tecrübeleri yok. Bu tür bir ekosistem değişimi OEM’lerin yaklaşımlarında kapsamlı bir değişikliği gerektiriyor. Bu, tasarımı, üretimi, yetenek edinimini, hizmet modellerini ve para kazanma stratejilerini yeniden hayal etmeyi içerir.
Mobilite özelliklerinden ve abonelik tabanlı gelişmiş sürücü yardım sistemleri gibi tüketiciye yönelik uygulamalardan faydalanmak, önemli bir gelir fırsatı sunacaktır. Başarılı olmak için OEM’lerin teknoloji ve telekom sektörlerinden uygulamalar ödünç alması, dijital hizmetler sunmaya odaklanması, üst satış ve çapraz satış tekniklerini kullanması (upselling and cross-selling techniques) ve yüksek performanslı bilgi işlem platformları aracılığıyla sürekli tüketiciye yönelik yazılım güncellemelerine öncelik vermesi gerekmektedir.
“Peki bu neden önemli?”
OEM’ler, fiziksel araç üretiminin ötesinde, müşteri odaklı bir zihniyetin benimsenmesini teşvik eden diğer sektörlerle yetenek kapma yarışındadır. Teknolojinin yaygın entegrasyonuyla birlikte, yazılım geçmişine sahip bireyleri işe almak zorunlu hale gelecektir. Ayrıca, müşteri verilerini korumak, siber saldırılardan kaçınmak, ve veri gizliliği beklentilerini karşılamak, potansiyel dijital-eşitsizlik (digital divide) sorunlarıyla birlikte ele alınması gereken kritik konular arasındadır. Bağlantılı araçlardaki (connected cars) tüketici deneyimi ve araç merkezli ekosistemlerin kurulması, araçlar ve evlerdeki farklı teknoloji ekosistemler arasındaki potansiyel çatışmaları da ortaya çıkaracaktır. “Yazılım olarak araç” geçişini benimsemek, OEM’leri stratejik ortaklıklar kurmaya, hatta rakiplerle iş birliği yapmaya zorlayan bir “rekabetçi işbirliği” (collaborative competitiveness) yaklaşımını gerektirir. Bu evrilen ekosistemde, “rekabetçi işbirliği”, geleceğin karmaşıklıklarını çözme konusunda temel bir rekabet ve büyüme stratejisi olarak ortaya çıkmaktadır.
DTC URUNU OLARAK ARABA [Car as a DTC Product]
ARABALARIN SATIS MODELI DEGISIYOR.
Yeni araba satışlarının geleneksel manzarası, hali hazırda çoğunlukla aracı (mediator) olarak işlev gören bayiler tarafından yönetilen modeli önemli bir dönüşüme uğratıyor. Otomotiv endüstrisi, son on yılda şirketlerin giderek kanal ortaklarını atlayarak daha direk bir yaklaşımı olan yeni bir modele tanıklık ediyor. Buna disintermediation, yani aracısız olarak pazara çıkma deniyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde on yıllardır otomobil satışları yetkili bayiler aracılığıyla gerçekleştiriliyor, bu da oldukça aracılı bir satış sürecinin kurulmasına neden oluyor. Bu bayiler, otomobil üreticileri ile tüketiciler arasında aracılık yapan platformlar sunarak satış, servis ve destek için bir zemin sağlıyor. Ancak dijital disruption ve doğrudan tüketici (DTC) modellerinin yükselişi, bu kurulmuş sistemi zorluyor.
Tesla gibi şirketler, otomobilleri doğrudan şirket siteleri ve stratejik konumlandırılmış showroom’lar aracılığıyla satan DTC yaklaşımına öncülük ediyor ve geleneksel bayilik modelini atlayarak ve pazarı dönüştürerek satış yapıyor. DTC’yi benimsemek, fiyatlandırmada şeffaflık sunarken, herkesin aynı anlaşmayı elde etmesi nedeniyle tüketicilerin karşılaştırmalı alışveriş yapma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Avantajlarına rağmen, DTC modellerini yaygınlaştırmanın çeşitli dezavantajları olabilir. Dağıtım, pazara gitme stratejileri, büyüme (scaling) ve tüketici edinim maliyetlerini (consumer acquisition cost) noktasında DTC her zaman çok etkin bir iş modeli olmayabilir.
Tesla’nın araba satış modelini değiştirmesinin ardından, Lucid ve Rivian gibi diğer EV (electric vehicle) üreticileri de aynı yöntemi benimsemeye başladı. ABD’deki eyalet yasaları, geleneksel bayilik modelini koruyor olsa da, otomotiv pazarı ve tedarik zinciri değişiyor ve hali hazırdaki oyuncular, gelişen pazar taleplerine uyum sağlamak için dijital perakende deneyimleri ve müşteri odaklı yaklaşımları keşfediyor.
“Peki bu neden önemli?”
Otomobil satışlarında Direkt Tüketici (DTC) modeli, otomotiv endüstrisi için derin stratejik etkiler taşıyor. En dikkate değer avantajlarından biri, araba satın alma sürecinde daha fazla fiyat şeffaflığı ve tüketici için sürtünmenin (friction) azalmasıdır. Tüketicilere sabit ve pazarlık olmayan bir fiyat sunarak, DTC modeli karşılaştırmalı alışveriş yapma ihtiyacını ortadan kaldırır ve herkesin aynı anlaşmayı elde etmesini sağlar. Bu, sadece tüketicileri güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda geleneksel bayiliklerle uğraşmanın getirdiği ortak zorlukları atlayarak genel satın alma deneyimini basitleştirir. Ancak DTC modeliyle ilgili potansiyel adaletsizliklere dikkat etmek, özellikle dijital erişim ve beceri konusunda, bu modelin benimsenmesinde segment farklılıklarini hibrit yontemlerle iyi yonetmek gerekir. Buna ek olarak, DTC’ye geçiş, ABD eyalet yasaları tarafından korunan ve uzun süredir süregelen geleneksel bayilik modelini bozacak veya değiştirecek bir evrimi beraberinde getiriyor. Bu DTC ürününe geçiş aynı zamanda otomotiv endüstrisinde tedarik zincirleri, kategori standartları ve satış düzenlemelerinin yeniden tanımlanmasını ve hayal edilmesini gerektiriyor.
SONUÇ OLARAK… Bu yazıyı, arabanın tüketiciler için bazı orijinal ve yeniden hayal edilmiş anlamlarını önermek ve bu yeniden tanımlanmasını önerdiğim rollerin potansiyel stratejik etkilerini tartışmak için kaleme aldım. Mobilitenin geleceğini şekillendiren karmaşık dinamiklerin daha derinlemesine keşfi için takipte kalın.
Bu blogun orijinal Ingilizce versiyonunu okumak için Substack’deki Cultural Faultlines bültenimi ziyaret edebilirsiniz. Bir kaç kısmın tercümesi Türkçe’de bazı kavramların tam karşılığını bulamadığım için çok iyi akmıyor olabilir. Sabrınız ve anlayışınız için teşekkür ederim. Fikirlere odaklanalım. Benim tercüme hatalarımı hoşgörelim. 😎